“Bu belgelerden birşey çıkmaz“

“Bu belgelerden birşey çıkmaz“

Türk Futbolu'da damgasını vuran şike iddialarını duayen spor adamı Şansal Büyüka yorumladı. Ercan TANER 'in sorularını yanıtlayan Büyüka yorumlarıyla birçok konuya ışık tuttu.

İşte 'Şansal Büyüka ile Dobra Dobra' programında konuşulanların tam metni:

Ercan TANER: Yaklaşik olarak 40 yil bu meslektesiniz. Bir haber adamisiniz. Objektif gazeteciliği anlatir misiniz?

Şansal BÜYÜKA: Objektif gazetecilik eline gelen belgeyi, yansız bir şekilde, taraflarla konuşarak ortaya koymaktır. Çünkü çeşitli tanıklari olabilir. Olay farklı boyutlara gidebilir.


E.T: Şansal Büyüka bir habere nasıl ulaşir. Daha önemlisi habere ulaştıktan sonra nasıl bir yol izler?

Ş.B: İstihbaratı var tabii ki. Çok iddialı haber ise belgeye ulaşmaya calışırsınız. Bilgi yetmiyor böyle bir durumda ve kesin olan bir şey var ki taraflara söz hakkı vermek gerekiyor. Son yıllarda buna özen göseteriliyor. Eskiden hiç yoktu. Eskiden yeterli değildi ama ciddi aşama var bu konu hakkında.

E.T: Avrupa'dan örnek gösterecek olursak... Avrupa'da özellikle yakın zamanda İtalya'da böyle durumlar yaşandı. Devlet kapsamlı bir araştırma yapıp önemli cezalar verdi. Türkiye'de devlet bu olaya el koyabilir mi?

Ş.B: Kabul etmek gerekir ki özellikle son dönemlerde futbol dışı kurallar olabiliyor. Masa dışı olaylar olabiliyor. İtalya'da yargı ciddi biçimde bu işin üzerine gitti. Dokunulamazlar denen büyük kulüplere devlet önemli cezalar verdi. Birini İkinci lige düşürdü, diğerine de önemli bir ceza verdi. Son yıllarda bu durum Türkiye'de de ciddi biçimde gündemde. Özellikle şike teşvik konusunda iddiaların hiç birinde somut bir sonuç elde edilemedi. Teşviğin de şikenin de belgesini yakalamakta zorlanılıyor bu ülkede. 

"DAHA DA NETLEŞECEK"
Samsunspor-Fenerbahçe maçı cok duyarlı bir konu. Ortada bir iddia var. İddia sahibi var, onun hakkında bazı iddialar var. Bence tarafları dinlemek gerekiyor bu konuda. Bana göre bu konuda Fenerbahçe'nin, Samsunspor'un ve Türkiye Futbol Federasyonu'nun girişimleri olacaktır. Fenerbahçe bu konuda Başbakana mektup yazmış. Çok yararlı olur konunun açıklığa kavuşması adına. Bu konu sadece Şike Tahkik Kurulu ile olacak bir durum değil. Başbakanlığın da kuracağı bir kurumla bu konunun üzerine gitmesi lazım. Aldığım duyumlara göre Fenerbahçe bir basın toplantısı yapacakmış. Taraflar kendi haklılıklarını belgeler ve bilgilerle ortaya çıkaracaklardır. Böylece olay daha da netleşecek.

Ben Fenerbahçe'nin yerinde olsam sadece Futbol Federasyonu'nun incelemeleriyle yetinmem, devlet merciiileri tarafından da bu konunun üzerine gidilmesini talep ederim. Böylece hem daha sağlam verilere dayanan ve daha güvenli sonuçlara ulaşabilirim.

"SIRADAN KOMİSYONLA ÇÖZÜLMEZ"
Dün bir programda Ahmet Çakar konuştu. Ben ona çok güvenirim. O Cihan Oskay'ın yanına geldiğini söyledi ve tanıkları da gösterdi. Şimdi herkesin birbirini suçladığı bir ortamda olaylar sıradan bir komisyonla çözülmez.

"YAĞMUR GİBİ TEŞVİK YAĞIYOR"
Şimdi Federasyonun ve Fenerbahçe'nin tutumunu görelim. Bunun yanı sıra kamuoyuna yansıyaman iddialar da var. Türkiye'de yıllardan bu yana teşvik için şike için çantaların oradan oraya dolaştığı anlatılır. Ama belgeni ortaya koy dediğinizde bunu bugüne kadar yapan olmadı. Şikenin çok fazla olduğuna inanmıyorum ama teşvik yağmur gibi yayıyor. Ama zaman zaman şike de olabiliyor. Bunları yasaya bağlamak lazım. Başkanlar, medya, futbolcular çok dürüst olmalı emeğin çalınmaması konusunda. Ama Türkiye'de güven ortamı o kadar iflas etti ki ananın ak sütü gibi helal olan bir şampiyonluğa bile kulp takılabiliyor.

Kanıtlanmamış ve ciddi belgelerin ortaya koyulmadığı bir dönemde belki de masum olan kişilerin ülkenin önüne koyulması hiç hoş değil. Ama Avrupa'da bu hareketi yapsan adamı bir dakikada bitirirler. Çünkü orada İnsan Hakları denen bir mekanizma var. Bunun Türkiye'de karşılığı yok. Ama masum insanları henüz birşey belli değilken bu kadar şerefleriyle oynamak kolay değil.


E.T: Türkiye'de bunun soruşturmaları 4-5 yıl sürüyor...

Ş.B: Bir hasta raporunu bile açıklamaya hakkın yok. İzinsiz hiçbir şeyi açıklayamazsın. Gazetecilerin işi de kolay değil. Haberciliğini yaparken riske de girebiliyorsun. Camianın tepkisini alıyorsun. Bu işler hiç de sanıldığı gibi kolay değil.

"İŞİN İÇİNE HUKUK GİRMELİ"

E.T: Önemli olan basın toplantısı tabii ki...

Ş.B: Aziz Yıldırım'ın duyduğum kadarıyla ciddi suçlamalar yapacağı ve bazı telefon kayıtlarını ortaya koyacağı söyleniyor. Burada iddia sahibinin nereye kadar gidip nerede duracağı çok önemli. Ama baktığınızda belgeler birşey getirir mi bana göre getirmez. Çok daha ileri derecede belgeler ortaya kondu ama Türkiye'de birşey yapılamadı. Sağından solundan dolaşmalar var ama kesin bir bilgi yok. O zaman bu futbolun kuralları içinde kalmasın. Adli mercii girsin işin içine, hukuk girsin... Sonuç adli bir süreçten geçirilirse herkesin işine yarar bu. Kendine güvenen insanlar bunu isteyeceklerdir. Fenerbahçe çok isyan ediyor. Kolay değil böyle büyük bir kurumu bu şekilde karalamak. Şekip Mosturoğlu'nun açıklamalarından anlıyabiliyorum bunu. Fenerbahçe olayın kanıtlanması için bunları söyledi. Hukuki süreç sapla samanı birbirinden ayırır.

E.T: Cumhuriyet Savcıları dün izleyip, gelin bir de sizle konuşalım diyeceklerdir...

Ş.B: Savcılar demese bile sonuçta Fenerbahçe Başbakana bir mektup yollamış. Ama şu ortamda aşırı tepkiye, mantık dışı hareketlere hiç gerek yok. Herkes soğuk kanlı olmalı. Maalesef Türk Futbolu'nda kötülerin, yanlışların egemen olduğu bir süreci yaşıyoruz. Tribünler boşalıyor, insanlar futboldan uzaklaşıyor. Futbolu el birliği ile tüketiyoruz. Ama böyle olaylar varsa bunlara kesinlikle müdahale edip temizleştirmliyiz. bunlar için Futbol Federasyonu'nun yetkileri yetmez.

"KONU KAPANMAMALI"
E.T: Şike varsa bunların temizlenmesi lazım dediniz ama bunun belgesi nasıl olacak?

Ş.B:İşin içinde öyle şeyler var ki... Herşey olabilir. Kuşkular var, riskler var. Onun için derin ve ayrıntılı olmalı. Bu konu kapanmaz. Bu konunun kapanacak bir yanı yok. Eğer kökten bir temizlik olacaksa konu zaten kapanmamalı. Ama bunların altında futbol ezilmesin

BU BELGELERLE HİÇBİR ŞEY ÇIKMAZ"
E.T: Buradan birşey çıkar mı?

Ş.B: Bugünü ölçü alacak olursam hiçbir şey çıkmaz. Bugünkü iddialarla, belge denen evraklarla hiçbir şey çıkmaz. Bugün itibariyle o belgelerden hiçbir şey yansımıyor ama bunlara ilerleyen zamanlarda ekler gelebilir. Başka belgeler eklenebilir. O zaman da herşey değişebilir. Hem suçlayanın hem de suçlananın adımlarını beklemek gerekiyor. Samsunspor'un hiç sesi çıkmıyor. Koca Samsunspor Kulübü'nü maç sattığı gerekçesiyle karşı karşıya getiriyorlar. Başbakanlık Teftiş Kurulu bu ise karışmalı. Zaten artık pek de yabancı değiller.

"FENERBAHÇE GALİBİYETE DAHA YAKIN"
E.T: Peki Fenerbahçe - Galatasaray derbisi ne olur?

Ş:B: Birinci ile ikincinin maçı olacak. Kabul etmeli ki bizi çok heyecanlandıracak bir maç ama görünen o ki keyfini yaşamayacağız. Avrupa maçları var, bu iddialar var bir bakacaksınız Pazar gelmiş. Derbide eğer Appiah, Aurelio, Deniz ve Tuncaylı bir orta saha hemen önünde Alex ve Kezmanlı bir kadro çıkarsa Fenerbahçe maça daha yakın olan taraf olur. Ama orta sahaya daha az koşan futbolcular koyarsa şans Galatasaray lehine döner. Fenerbahçe'nin saha ve seyirci avantajı var. Genelde Galatasaray Ali Sami Yen'de rahat olamıyor. Galatasaray'ın da kilit adamları var. Fenerbahçe kenarları daha iyi kullanıyor. Song ve Tomas bana göre çok iyi oynayacak. Bu arada şaka bigi gelebilir ama Mondragon'un da köpeği ağır bir şekilde hastalanmış. Kanser olmuş ve iğneyle öldüreceklermiş. Ama bunu sahaya yansıtacağını düşünmüyorum.

"HASAN ŞAŞ ÇOK ÖNEMLİ"
Ümit Karan bildiğimiz gibi değil. Necati sakatlıklarla uğraşıyor. Bana göre Galatasaray'ın kilit adamı Hasan Şaş olacak. Ama o aşırı hırsıyla gücünü iyi dengelerse. Yoksa Hasan karta da gidebilir. Arda da çok iyi, İnamoto'da düzelme var. Ayhan da iyi durumda. Kıran kırana bir maç olacak. Ama kişisel değerler önemli rol oynayacak. Alex iyi oynarsa sonu değiştirebilir.

Volkan'ın formsuz olduğunu kabul etmiyorum ama konsantrasyon eksikliği var. Daha önce de dediğim gibi Volkan'ın kilo sorunu var ve bu da reflesklerini çok etkiliyor bana göre. Acaba vermek istiyor da veremiyor mu orasını bilmiyorum.

"KAFA ATAN ALKIŞLANMAZ"
E.T: Biraz da Arda'yı konuşalım. Arda çok konuşuluyor. Zamanında Metin Tekin Kocaelispor'dan geldiği zaman 10 gün sonra milli takıma alındı. Trabzonspor'da Hami de öyleydi. Şımardılar diye yorumlanıyor. Arda'nın üzerine çok mu gidiliyor. Yoksa onun açıklamaları kızdırıyor mu?

Ş.B: Şimdi bu kafa olayına kadar medya Arda'nın hakkını çok verdi. Karşı duruş olsa medya Arda ile bu kadar yakından ilgilenmezdi. Keşke Arda gibi 8-10 yıldız adayı çıkabilse de medya konu zenginliğine ulaşabilse. Medya o kadar arzulu ki yeni yıldızlar çıkması için. Kafa olayından sonra sert eleştiriler aldı. Ben bu kafa olayından sonra Arda'ya karşı maksatlı birşeyler görmedim. Bu kafayı atarsan zaten alkışlanma şansın olmaz. Arda çok genç. Bu işin psikolojisi, yaptığı tepeden tırnağa yanlış ama oluyor bunlar futbolun içinde. Ama medya Arda'yı yok etmek amacında değil zaten olsa da yapamaz. Ama ben üzerine çok gidildiğine inanmıyorum. Arda eleştirilere hoşgörüyle karşılamalı, daha sakin olmalı...

E.T: 18 yaşında bir futbolunun üzerine büyük bir yük biniyor ve zor durumda kalıyor...

Ş.B: İnsanın çini ısıtıyor. Herkes Arda'yı çok seviyor. Arda ile olumsuz birşey yok hemen hemen. Herkes Arda'yı benimsemiş durumda. Mesela İbrahim Akın bunu yapamadı. İbrahim Akın sahneden çekildi. Şimdi Türk Futbolu'nun yeni yıldızı Arda. Bu yaşın sıkıntıları oluyor. İnsanlar devamlı vuralım, kıralım mantığıyla yaklaşıyor. Birbirimizi dinlemeyi öğrenelim. Çok çok yakınım geçen gün maça gitti ve "İnsanlar delirmiş. Bu kadar fanatizm görmedim. her pozisyonda küfür ediyorlar" dedi. Nereye gidiyoruz... Avrupa'da herkes son dakikada penaltı kaçırıyor ama taraftardan ufak bir tepki bile yok. Mesela Vestel Manisa Başlanı Haluk Çubukcu Konyaspor takımını alkışladı. Hemen ardından taraftardan tepki aldı. Bursaspor maçının devre arasında Rune kendisine golü atan Sinan'ın elini sıktı. Bu noktaya ulaşmamız lazım.

E.T:Sosyolojik anlamda baktığınızda kulağınıza geliyor. Biz küfürle konuşan bir toplum haline geldik...

Ş.B: Orası doğru. Bu kadar küfür etmemeliyiz. Bakıyoruz maçlara bir kişi üzerine yarım saat küfür ediliyor. Olmaz böyle...


"BEYAZ BİR SAYFA AÇIN"
E.T: Filmin sonunu merak ediyor musunuz...

Ş.B: Ben bunu bir kere Kulüpler Birliği'ne söylemiştim. Herkese söyledim. Kulüpler Birliği'ne Fenerbahçe'yi de çağırın. Kucaklaşın. İçeride ne yaparsanız yapın ama beyaz bir sayfa açın. Çok çantalar getrip götürdünüz. Bir araya gelin çok ciddi biçimde. Teşviği, şikeyi, buna bulaşacak olan futbolcuları ortadan kaldıracağınıza dair birleşin. Bırakın iki sene şampiyon olmayın. Bırakın ligden düşün... Ne olacak? Bunları kim yapıyor? Başkanlar, yöneticiler... İsteseler bıçak gibi keserler. Bu konuda bize düşen görev varsa biz de her zaman görevdeyiz.

Bu müdahaleyi yapacak mercii ne olmalı, nasıl hareket etmeli... Aslında bir futbol şuraası yapacaksın. Başkanları, kaptanları, spor müdürlerini toplayacaksın. Çok yaptırımlar uygulayacaksın. Biz de her türlü yanlışlık var. 250-300 profedyonel kulüp var 1300 teknik direktör var. Hep terslik. Ama birinin canını yakacaksa, olsun. Şu milad başlasın.

E.T: Umutlu musunuz?

Ş.B: Umudum yok şu an. Yayıncı olarak da ızdırap çekiyorum. Futbol konuşalım istiyorum ama çok az konuşabiliyoruz. Futbol konuşmaya fırsat vermiyorlar. Başka olaylar da gelişiyor ki futbolun iyi yanlarını da alıp götürüyorlar. Mesela Ali Tandoğan'ın golündeki pasları konuşmadık, Kleberson'u, Tuncay'ın golünü konuşmadık. Tribünler boş kaldı. Başkanlar! Böyle giderse yakında reklam alamayacaksınız, maçlarını yayınlatacağınız bir televizyon bulamayacaksınız... Bir araya gelmeniz lazım.