Beşiktaş'tan Eskişehirspor'a kiralanan Ömer Şişmanoğlu çok önemli açıklamalarda bulundu. İşte Yağız Sabuncuoğlu'nun Ömer Şişmanoğlu röportajı:
2012/13 sezonunda Antalyaspor formasıyla 11 Maç, Geçtiğimiz sezonda Beşiktaş formasıyla 15 maçta sakatlığından dolayı oynayamamıştın. İki sezondur ortalama 10 maçın üzerinde seni futbola uzak tutan sakatlıklar yaşadın. Bu durum kronik bir durum mu yoksa tamamen normal futbolcuların yaşayacağı sakatlıklar mı? Şu an nasıl durumun herhangi bir sakatlık problemin var mı?
Evet söylediğiniz gibi o dönemlerde çeşitli zaman aralıklarıyla sakatlıklar yaşadım. Sakatlıklardan kurtuluyordum fakat fiziken hazır olmak için ekstra çalışmalar yapmam gerekiyordu. Sakatlığın ertesinde oyuncular güç olarak biraz düşerler. Eski performanslarını yakalamak için daha çok çalışmaları gerekir. Bende sakatlıklardan sonra fiziken ve güç olarak biraz düşmüştüm. Kamp döneminde ve halen devam etmekte olan güçlendirme çalışmalarım var. Şu anda herhangi bir sakatlığım yok ve gayet iyiyim ama hala fiziğimi güçlendirmeye devam ediyorum. Hem antrenman sonrasında hem öncesinde özel idmanlarla eski gücüme dönmeye çalışıyorum.
Sonradan oyuna girerek etki ettiğin bir çok maç hatırlıyoruz. Hatta bir dönemler yeni Semih Şentürk diye lanse edilmiştin. Sonradan oyuna girdiğinde daha etkili olduğun hakkında söylenenlere katılır mısın? Yoksa bu durum tamamen tesadüf mü?
Evet bu benzetmeyi daha öncede duymuştum. Öncelikle Semih Şentürk'e benzetilmek onunla adımın anılması benim için bir gurur. Sorunuza gelecek olursak, Oyuna daha sonradan girince daha mı başarılı oluyorum? Evet durum öyle gözüküyor. Oyuna sonradan dahil olduğumda daha başarılı olduğumu söyleyebilirim. 45 dakika oynamışım maçın tamamında oynamışım veya son 5 dakika oyuna girmişim bunlar benim için hiç problem değil. Ben ne kadar oynarsam oynayım %100'ümü sahaya vermeye çalışırım. Türkiye'deki futbolcularda bir problem var bu konuyla alakalı. Herhangi bir oyuncu, oyuna sonradan dahil olduğunda sahaya tamamen negatif bir enerjiyle çıkıyor. ''Neden sonradan oyuna girdim?'' ''11'i haketmiştim ama son 5 dakikada oynadım''. diye kendilerine soruyorlar. Ben Ömer Şişmanoğlu olarak pozitif bir insanım. Ne kadar oynadığımın önemi yok. Asıl önemli olan şey, süre aldığım dakikalarda takımıma ne kadar katkı sağladığımdır.
Beşiktaş formasıyla geçtiğimiz sezon 11 maçta 3 gol attın. Bu maçların içinde çevirdiğin ve oyuna direkt skor anlamında etki ettiğin maçlarda oldu fakat bu sezon başında Biliç tarafından Eskişehirspor'a kiralık olarak gönderildin. Ömer Şişmanoğlu olarak neleri eksik yaptında Beşiktaş kariyerin en azından şimdilik 11 maçla sınırlı kaldı?
Bence benim Beşiktaş kariyerimdeki en büyük problem yaşadığım sakatlıklardı. O yüzden Beşiktaş'ta çok fazla şans bulamadım. Ben bu konuyu Slaven Biliç'le de konuştum. Bana her zaman antrenmanlarda çok iyi çalıştığımı ve onun için önemli bir oyuncu olduğumu söylüyordu. Antrenmanlarda ilk 11'e çıkacak takımlarda görev alıyordum fakat tam maç gününe yakın yine ufak tefek sakatlıklar yaşayıp, hem formamdan uzak kalıyordum hem de performans olarak geriye gidiyordum. Bu şanssızlıklardan dolayı dediğiniz gibi çok da şans bulamadan geçirdiğim bir Beşiktaş kariyerim oldu.
Peki, kiralık oyuncu olarak bir takımda oynamak nasıl bir psikoloji? Kendini yeteri kadar takıma vereceğine, adapte olacağına inanıyor musun?
Kariyerimde ilk kez bir takımda kiralık oynamıyorum. Kayserispor'dayken de Antalyaspor'a kiralık olarak gitmiştim. Antalyaspor'daki performansım şu ana kadar ki kariyerimin zirvesiydi diyebilirim. Oradaki performansımla ismimin Türkiye'de duyulmasını sağlamıştım. Ardından da Beşiktaş ile anlaşmıştım. Soruya dönecek olursak Eskişehirspor'da oynayacak olmak benim için büyük bir şans. Buraya gelmeden önce Beşiktaşlı yöneticilere ''Kiralık olarak gitmek ve futbol oynamak istiyorum''. Dedim. Ama onlar kiralık olarak gitmeme ilk olarak sıcak bakmadılar. Bana sorarsanız bir kulübe kiralık olarak gitmek daha iyidir. Nedeni ise bir kulüple uzun süreli sözleşme imzalarsanız kafanız rahat olur fakat kiralık gelirseniz her şeyinizi ortaya koyarsınız tekrardan kiralık olarak geldiğiniz kulüpte varolabilmek ve eski gücünüze dönmek için. Açıkçası bir kulübe kiralık olarak gitmek o oyuncuya verilmiş bir şanstır tekrardan kendisini ispatlaması için. O yüzden bence kiralık olarak gelmek benim için daha iyi.
Eskişehirspor'da bir kaç yıldır forvet noktasında sıkıntılar çekiyor ve taraftar hep iyi bir golcünün özlemini çekiyor. Eskişehirspor'un gol yollarındaki sorununu çözeceğine inanıyor musun?
Gol yollarında eğer bir sorun varsa bunun için sadece en uçtaki forvet oyuncusuna bakmamak lazım. Biz bir takımız ve futbolda temel olarak tam 4 bölge var. Kale,Defans,Orta saha ve Forvet.. Eğer bir takım gol atıyorsa bu golü hücum hattı tek başına atmıyor. Bu gol takım olarak o bölgeye taşınan topun sonucunda atılıyor. Aynı şekilde gol yiyorsak da bunu kaleci yemiyor, takım olarak bu golü yiyoruz. Bu sezon takımın forvet bölgesine sadece ben değil iki oyuncu daha transfer edildi. Funes Mori ve Mirkan ile birlikte bu sezon hücum hattını oluşturan isimleriz. İki oyuncuyu da çok değerli ve önemli golcüler. Bende Ömer Şişmanoğlu olarak Eskişehirspor'un gol yollarındaki sorunu çözmemiz için elimden gelen her şeyi yapacağım. Ama yine üstüne basarak söylüyorum. Forvet en uçtaki bölgedir ve gerideki takım kurgusu iyi değilse gol de atamazsınız.
Birazda geçmişine dönelim arzusundayım. Almanya'da doğan, yetişen ve alt yapı eğitimini orada almış bir futbolcusun. Almanya'da yaklaşık 3 milyon Türk yaşıyor ama o kısıtlı 3 milyonluk dilimden neredeyse her sezon yeni yetenekler çıkıyor. Sence, Türkiye'de neyi eksik yapıyorlar da alt yapıdan oyuncu çıkarma konusunda büyük sıkıntılar yaşıyoruz?
Bu çok iyi ve çok önemli bir soru.. Bende hep bu soruyu yanlız kaldığımda düşünüyorum.Nasıl çözebiliriz? Nasıl daha çok oyuncu çıkarabiliriz? Diye. Kariyerimi bitirdikten sonrada bu sorunla yakından ilgilenmek ve çözülmesi için bir şeyler yapmak istiyorum. Ülke için çok büyük bir problem olarak gözüküyor ve bu sorunu çözmek için herhangi bir şey yapılmıyor. Kayserispor'da oynadığım dönemlerde oranın alt yapısı çok kötü bir durumdaydı. Sadece Kayserispor değil oynadığım ve görme fırsatı bulduğum bir çok kulüpte ne altyapılara önem veriliyor ne de alt yapıdan çıkan oyuncular kullanılıyor. Alt yapıya önem vermediğiniz zaman iyi bir futbolcunun çıkması mümkün değil. Ülke geneline bakılacak olursak futbol takımlarının tesisleri iyi değil, alt yapılarda yapılan antrenmanlar iyi seviyede değil, yeterince para harcanmıyor. Almanya ile kıyaslayacak olursak orada alt yapılara belki de üst takımlardan daha çok yatırım yapılıyor ve doğal olarak iyi oyuncular yeteneklerini sergileme fırsatı buluyor ve çok önemli oyunculara dönüşüyor. Türkiye'de ekonomik yönden kaynak çok fazla var. Ama bu paralar alt yapılara harcanacağı yere 34-35 yaşındaki isimli yabancıların transferlerinde kullanılıyor. O yüzden sorunun ana temeli buradan başlıyor. Para var ama o para o kadar saçma sapan yere kullanılıyor ki alt yapıya ne fırsat kalıyor ne de harcanacak para.
Peki, Almanya'da ki altyapılarda oynayan genç oyuncular yetenek olarak bizden öndeler mi?
Kesinlikle hayır. Türkiye'de inanılmaz yetenekte oyuncular var. Üstüne basa basa söylüyorum yetenek olarak bizden önde değiller. Ama ülkemizdeki bu yetenekleri futbola kazandıracak teşvik ve ellerinden tutacak kulüp malesef yok. Türkiye'yi bu konuşmalar açıldığında hep bir altın madenine benzetiyorum. O altın madenindeki yetenekli çocukları sadece arayıp bulacaksınız. Bulduğunuz oyunculara da gerekli imkanları verip onları kazanacaksınız. Oyuncular çok yetenekli ama o yeteneklerini hiç bir yerde sergileyemiyorlar. Haliyle daha sonra kayboluyorlar ve futbolda çok önemli bir oyuncu olabilecekken başka işlerle uğraşmak zorunda kalıyorlar.
Genç takımlarda ve profesyonel olduktan sonra birden fazla bölgede oynadığını biliyoruz. Ömer Şişmanoğlu olarak seçme hakkın olsa hangi bölgede oynamayı tercih edersin?
Seçme hakkım olsa her zaman ofansif bölgelerde ve ileri uçta oynamayı tercih ederim. Alternatif olarak da sağ açık ve sol açık da oynamaktan zevk aldığım mevkiler diyebilirim. Kısacası futbolun hücum yönünde oynamak bana daha çok keyif veriyor.
Futbol anlamında, geliştirilmesini gerektiğini düşündüğün özelliklerini sorsak neler söylersin?
Hava hakimiyetinde sıkıntılarımın olduğunu söyleyebilirim. Bunun dışında maç içinde hücum bölgesinden geriye daha çok dönmeliyim. Topu orta sahadan alıp üçüncü bölgeye taşımalıyım ama çok da fırsat bulamıyorum bu eksiğimi pozitife çevirmek için. Bir başka şey ise her forvette belli bir seviyede olması gereken özellik olan Bitiricilik. Bu konuda iyiyim ama üst seviyede futbol oynamaya devam etmek istiyorsanız gelen pasları gol yapma konusunda hep iyi olmalısınız. Kendimde eksik gördüğüm bu özellikler içinde sürekli ekstra çalışmalar yapıyorum ve geliştirmek için elimden geleni yapıyorum.
2009 yılında verdiğin bir röportajda ''Hayalim Barcelona'da oynamak'' demişsin. O hayalin veya Avrupa'da başka bir takımda oynama hala devam ediyor mu?
Evet o sözlerimi hatırlıyorum. Tabii ki her futbolcu Barcelona'da oynamak ister ve onun hayalini kurar. Şu anda Türkiye'de futbol oynuyorum ve burada olmaktan dolayı çok mutluyum. Çünkü Türkiye, futbol olarak her zaman kendini geliştiren bir ülke. Bir önceki sezonla bir sonraki sezon arasında, futbol anlamında hep bir değişim ve gelişim var. Yurt dışı hayaline dönecek olursak, belki Barcelona olmayabilir ama Avrupa'da önemli bir kulüpte oynamayı tabiki her futbolcu gibi bende isterim. Özellikle Şampiyonlar Ligi'nde oynamak hayallerimden birisi diyebilirim.
Türkiye'den veya yurt dışından, kendine örnek aldığın, takip ettiğin veya idol olarak söyleyebileceğin bir kişi var mı?
Futbola başladığım ilk günden beri kendime idol olarak gördüğüm isim ''Thierry Henry''. diyebilirim. Avrupa'da futbol oynadığı dönemlerde onu hep yakından izler ve takip ederdim. Hem kişiliği hem de futboluyla kendime idol olarak gördüğüm isimlerin başında geliyor. Bir diğer beğendiğim isim ise Brezilyalı Ronaldo. Cristiano Ronaldo'nun da çok hayranı var ama benim için El Fenomeno, gerçek Ronaldo'dur.
Çeşitli yaş gruplarında Türkiye Milli Takımı'nda 9 maça çıktığını görüyoruz. Türkiye A Milli Takım'da oynamak, gelecek hedeflerin arasında var mı?
Her futbolcunun hayali, ülkesinin Milli Takımı'nda oynamak ve uzun yıllarca oraya hizmet etmektir. Eğer böyle bir amacınız ve hedefiniz yoksa bence gerçek bir futbolcu olamamışsınız demektir. Bende tabi ki Türk Milli Takımı'nda oynamak istiyorum. Umuyorum gelecekte davet gelir ve bende seve seve Ay-Yıldızlı formayı giyerim.
Son olarak da Eskişehirspor'un bu sezonki yeni transferlerindensin. Eskişehirspor taraftarı performansını heyecanla bekliyor. Onlara bizim aracılığımızla neler söylemek istersin?
Taraftarlar bizim için çok önemli. Eskişehirspor taraftarları da Türkiye'de adını duyurmuş bir topluluk. Onlar olmadan biz tek başımıza hiç bir şey yapamayız. Masöründen, teknik direktörüne, oyuncusundan, taraftarına hepimiz aynı gemideyiz ve hepimiz Eskişehirspor'un başarısı için savaşıyoruz. Eğer bu birliktelik bozulursa başarı da hayal olacaktır. O yüzden hep beraber, birlik içinde sezona başlayıp, en iyi yerde ligi bitirmek istiyoruz. Kendim adına da umuyorum Eskişehirspor'da iz bırakan bir performansım olur. Şu anda tek istediğim şey bu.