“Başarısız olan hoca gider“

“Başarısız olan hoca gider“

Turkcell Süper Lig'de 12. hafta geride bırakılırken, haftanın gündemini oluşturan konuları ERCAN TANER sordu, ŞANSAL BÜYÜKA bütün içtenliğiyle futbolun gündemini yorumladı. İşte bu hafta "Şansal Büyüka ile Dobra Dobra" programında konuşulanlar...

ERCAN TANER: Bir döneme imzasını atmış devlet, siyaset adamı, gazeteci, şair Bülent Ecevit'i kaybettik. Şansal Büyüka ile Dobra Dobra'da futbolun dışında hayattan fotoğrafları, manzaraları da hep konuşuyoruz. Siz de Abdi İpekçi döneminin Milliyet gazetesini çok iyi biliyorsunuz. O karanlık yılları; Türkiye anlamında söylüyorum. Ne olduğu belli olmayacak yılları hep birlikte yaşadık, bizde talebelik yıllırında yaşadık. Neler geçecek aklınızdan, hangi duygularla dinleyeceğiz? Bülent Ecevit'in vefatından sonra aklınızdan geçenleri.

ŞANSAL BÜYÜKA: Tanrı rahmet eylesin. Önemli bir siyaset ve devlet adamıydı. Başarılı bulanlar, başarısız bulanlar var, alkışlayıp ciddi biçimde takdir edenler var, ciddi bir şekilde eleştirenler var; ben bugün yorumları da okuyorum. Ama Bülent Ecevit'in herhalde tartışılmayacak, eleştirilemeyecek bir yönü var ki burada yiğidin hakkını yiğide teslim etmek gerekiyor. Politikada, siyasette dürüstlüğün ne olduğunu, dürüst adamın ne demek olduğunu Türk toplumu önündeki örnekler içinde Ecevit'den öğrendi. Ben Bülent Ecevit deyince bir Türk vatandaşı olarak aklıma hep bu dürüstlüğü gelecek. Diyeceksin ki 'İnsan olan zaten hep dürüst olmak zorunda' ama özellikle son dönemlerde öyle bir insan defarmasyonu yaşıyorsuz ki Bülent Ecevit o bakımdan belki de gelmiş, geçmiş en dürüst ilklerinden biri olarak tarihteki, siyaset dünyasındaki, toplumdaki yerini aldı. Bir kez daha rahmet ile anıyorum. Gönül çiçeklerimizi ona yolluyoruz, cenazesinin üstüne atıyoruz, Allah gani gani rahmet eylesin. Göçüp gidenin arkasından konuşmak da çok kolay olmuyor.

ERCAN TANER: Türk siyasetine "Sayın" kelimesini...

ŞANSAL BÜYÜKA: Protokol gereği değil, doğası gereği 'Sayın' kelimesini hak eden bir siyasetçi.

"ANTALYASPOR-BEŞİKTAŞ MAÇI SÜRPRİZLERLE DOLUYDU"
ERCAN TANER: Peki futbola döndüğümüzde, ligde hakikaten çok ilginç sonuçlar alınıyor. Maç 3-1 olunca Antalya'da bu olay bitti dediniz mi, fark olur dediniz mi?

ŞANSAL BÜYÜKA: Tahmin ediyorum ki Antalyasporlu futbolcular da 'bitti' demiştir. Hatta maç sonu Lig TV röportajlarında... 44'de 3-2 yapmasalar, 3-1 içeriye girseler ben inanıyorum ki Antalya o maçın altından kalkamazdı. Yani psikolojik olarak, fiziksel olarak bu mücadele ve motivasyon gücünü kaybeder. Ama maç 3-1, ilk yarının son dakikasında gol atıyorsun içeri bambaşka giriyorsun. Sonuçta yenik durumdasın ama son mermiyi sen sıkmışsın. Tabi 3-2 olunca Antalya'nın da havası değişti. O bakımdan belki Antalyalı futbolucuların bile aklına gelmiyordu, futbol severlerin aklına gelmiyordu. Onun için çok ilgi çeken bir oyun, hangi maçta ne olacağı belli değil. 3-1'den 3-4 oldu ve Beşiktaş'ın beraberliği alabilmesi için sayılı saniyeleri kalmıştı. O bakımdan her yönü ile, gidişatıyla süpriz oldu. Baktığında ligin çok zor gol yiyen takımlarından Antalyaspor 7 dakika içinde 3 gol yedi. Onu da Beşiktaşlı futbolculara sorsan onların aklına gelmezdi. 'Gidip Antalya'da üç gol atacaksınız' deseniz aklına gelir mi Beşiktaşlıların?

ERCAN TANER: Gelmezdi.

ŞANSAL BÜYÜKA: İlginç bir maç oldu açıkçası...

"RUNJE'NİN YEDİĞİ GOLLERDE DEFANSIN DA HATASI VAR!"
ERCAN TANER: Tigana'nın maç sonrası yaptığı enterasan açıklamalar var. Beşiktaş Tigana'nın yolculuğu uzun sürer mi? Açıklamalara bakıyorum da sanki bu yolculukta zor bir viraja geldik.

ŞANSAL BÜYÜKA: Tigana'dan önce de şunu söylemek istiyorum: Runje'de teredütler var. Antalya maçında iyi oynamadığına ben de katılıyorum. Ama Antalya - Beşiktaş maçında 4-4'lük beraberlikte Cordoba ile Runje'yi aynı kefeye koymayı doğru bulmuyorum. Cordoba direk, bizzat kişisel hatalar ile goller yedi. Ama Runje'nin yediği gollerde Beşiktaş savunmasının, Beşiktaş savunma anlayışının çok ciddi yanlışları vardı. Biraz eleştiriyi de adil ve vicdani yapmak lazım futbolun kuralları içerisinde.

"DÜNYANIN HER YERİNDE BAŞARISIZ OLAN HOCA GİDER"
ERCAN TANER: Peki Tigana'ya?

ŞANSAL BÜYÜKA: Dünyanın her yerinde kural, başarısız olan hoca gidiyor.

ERCAN TANER: Başarısız mı sizce?

ŞANSAL BÜYÜKA: İstisnaları var bunun, bu örneklemenin dışında kalanlar var. Yani Alex Ferguson 20 yıldır Manchester United'da zaman zaman kötü gittiği yıllar da oldu ama futbolun kültürü orda bu tip işlere daha anlayışlı yaklaşıyor. Şimdi Tigana başarılı mı, başarısız mı? Matamatik olarak baktığınızda Beşiktaş adına değişen fazla bir şey yok. Lider ile ikinci arasındaki puan farkı 5 puan. Şimdi Beşiktaş'ın Fenerbahçe ile bir maçı var. Hiç kayıplar olmadı diye düşünelim bu 5 puan ile Fenerbahçe ile oynayacaksınız puan farkı iner 2'ye. 'Yenmesinin garantisi mi var?' sorabilirsiniz. Ama Fenerbahçe'nin Beşiktaş'ı yeneceğinin de garantisi yok. Onun için 8 puan öndeyken şampiyonluğu kaybetti Beşiktaş, 9 puan fark ile şampiyonluğu kaybetti Fenerbahçe.

"BEŞİKTAŞ HALA ŞAMPİYONLUK ADAYI"
Beşiktaş'da tükenen bir umut yok bence, şampiyonluk yolunda kesintiye uğrayan bir şey yok. Ama bana göre camianın, yönetimin ciddi bir yanlışı oldu. Beklentileri çok büyük tutular. Büyük transfer yapmak, büyük hedefleri garanti altına almak anlamına gelmiyor. Eleştirebilirsiniz ama kabul edelim ki Beşiktaş Delgado ile Ricardinho'nun iyi futbolculuklarına muhalefet etme şansınız yok, ikiside iyi ve kariyerli oyuncu. Aldığınız bir sürü genç var, Burak başta olmak üzere önemli gençler. Beşiktaş savunmasının 3 adamı bizi umuda taşıyan A Milli takımında 2'si banko biri de sürekli oynayanlardan biri. Gökhan Zan, İbrahim Üzülmez, İbrahim Toroman. Bunlar milli takımı taşıyorlar. Demek ki yapısal olarak baktığınızda Beşiktaş'da ciddi bir eksik yok bana göre. Daha iyi bir kaleci olabilir mi? Olabilir. Ama şampiyonluğa giderken bu kalecide çok ciddi bir handikap olarak durmuyor açıkçası. Şimdi Runje'yi eleştiriyoruz. İki hafta önce Gençlerbirliği maçında Mehmet Çakır'ın olğan üstü vuruşunu mucizevi şekilde kurtardı. Beşiktaş o maçta en azında beraberliğe düşecekti.

"KİMSENİN BEŞİKTAŞLI FUTBOLCULARA ÖYLE BAĞIRMAYA HAKKI YOK!"
Ben Beşiktaş'da kötü bir kadro görmüyorum. Ama Beşiktaş'da yanlış giden neler var, kulüp içi organizasyonda mı yanlışlıklar var? Beşiktaş'ın Antalya dönüşünde bir görüntü çok dikkatimi çekti. Yeşilköy'e inmiş Beşiktaşlı oyuncular hiç hak etmedikleri şekilde hakarete uğruyorlar, kimsenin öyle bağırmaya hakkı yok. O ifadeyi burada kullanmak istemiyorum. Takım giriyor otobüse ve otobüsün kapısında sadece kaptan İbrahim Üzülmez var futbolcuları içeri girin diye alıyor. Oysa futbolcuların karşılaştığı bu tepkide ben o otobüsün kapısında, hatta futbolcuların yanında bir yönetici, menejeri beklerim. Her halde kafile başkanı vardı; yöntemlerini bilmiyorum ama kafile başkanı bir yönetici varsa onu beklerim. Son malzemecisine kadar bindiririm otobüse, sonra gider kendisi biner. Otobüste futbolcuları kaptan bekliyor. Halbuki ona kalana kadar üstlenmesi gerekenler var. Sonuçta Beşiktaş'da bir kopukluk var, Beşiktaş'da şampiyonluğa oynayacak bir kadro bence. Eksiği yok mu? Elbette var. Hangi takımın yok? Bugün lider Fenerbahçe'nin eksiği var. Eksik biter mi? Galatasaray'ın yok mu, Vestel Manisa'nın yok mu?

"BEŞİKTAŞ'IN İYİ BİR SANTRFORA İHTİYACI VAR"
Bana sorarsanız Beşiktaş 3 gol atsın, isterse 13 gol atsın çok iyi bir santrfora ihtiyacı olduğunu düşünüyorum, çok iyi bir golcüye ihtiyacı olduğunu hesaplıyorum. Bobo 3 gol atabilir bir maçta, Nobre çok çalışkan olabilir, Gökhan Güleç zaten ortalıkta yok inanılmaz formsuz. Bir de biz bu işlere girmiyoruz, girmememiz de gerekiyor ama futbolucu gibi, sporcu gibi yaşamayanlara; Ümraniye'den çıktığında ne gibi önlemler uygulanıyor? Ya da 'Düdüğümü çaldığımda ilk o içeri giriyor' diye hedef gösterdiği oyuncu var özel sohbetlerinde. Bu oyunculara özel bir terapi yapılabiliyor mu acaba? 'Evladım futbolu daha fazla düşün, buradan kanazınyorsun, burdan şöhret oldun, bunun nimetini kullanıyor ve yaşıyorsun, burası Beşiktaş' diye. Bu ne kadar yapılabiliyor veya ne kadar yapılamıyor? Ya da Beşiktaş'da çift başlı bir yönetim mi var? Mesela menajer Ali futbolcularla toplantı yaparken bundan haberi olmayan Tigana bundan rahatsız oluyor mu? Tigana'ya tam destek var mı, yok mu? Acaba Tigana yönetici telkini dinliyor mu, dinlemiyor mu? Tabi bütün bunların irdelenmesi ve açığa çıkması lazım. Sonuçta prensip olarak hocalara karışılmaması gerekiyor diyoruz. Buna ben de yürekten katılıyorum. Yani 11'i siz yapacaksanız hocaya ne gerek var. Genel anlamda hocaya bazı uyarılar yapılabilir. Hocanın yanında Türk yardımcısı var mı?

ERCAN TANER: Zeki var.

ŞANSAL BÜYÜKA: Zeki ne kadar yardımcı oluyor hocaya, hoca ne kadar Zeki'den yararlanıyor? Çünkü ben hocanın futbolcularla bire bir... çünkü futbolcularda Akdenizli ister iszemez duygusallık ve sorunları büyütmek var. Sorunların altında ezilip, büzülüp ve sonunda çökme de var. Yani yerli bir hoca ile bu bire bir daha iyi nasıl çözülebilir, Tigana'ya nasıl yansıtılabilir. Bugün 4 gol yedi diye eleştirdiğin kalecisi de öyle böyle ülkesinin milli takımında.

ERCAN TANER: Milli takım kadrosuna çağırılıyor tabi.

ŞANSAL BÜYÜKA: Üç tane savunmacın milli takımda. 4 gol yiyorsun. Demek ki organizasyonunda bir sorun var.

"BEŞİKTAŞ'TA ANLAYIŞ DEĞİŞMELİ"
ERCAN TANER: Ters giden birşeyler olduğu kesin.

ŞANSAL BÜYÜKA: Erman Maraton programında çok güzel anlatı, savunmanın dizilişi, adam paylaşımı, bütün bunların form ile teknik ile çok ilgili olduğunu düşünmüyorum. İşlerini çok ciddiye mi alamıyorlar acaba? Yani Beşiktaş'da hoca değişiminden önce bir anlayış değişim rüzgarının esmesi lazım. Herkesin bir silkinmesi lazım. Herkes görevini eksiksiz yapabilirse; Beşiktaş bu kadar hırpalandığı, yuhalandığı, protesto edildiği günleri çabuk terk edebilir. Ben açıkçası son bu Sakarya beraberliğinden sonraki tepkilere de çok fazla anlam veremedim. O zaman lider ile arasında 3 puan fark vardı, ciddi bir tepki oldu Beşiktaş'da. Acaba hesaplı, kitaplı işler mi var? Yoksa doğaçlama mı geliyor bunlar? Tabi bütün bunların içinde olmak, yaşamak lazım. Bilmeden ters bir şey söylemekten de korkuyorum. Ama Beşiktaş sanıldığından fazla bir paniğe girdi, sanıldığından fazla bir karamsar hava yaşıyor. Bunu futbol takımı olarak söylüyorum. Ekonomisi ile yönetilişi ilgili söylemiyorum. O bakımdan bu karamsar havanın dağılması lazım. Tigana'nın biraz daha kukla almaması lazım; ki olmuyor. Ama biraz yönetici telkinlerine kulağını açması lazım.

"BÜKREŞ'TE BALANS AYARI YAPILDIYSA İYİ OLMUŞ"
ERCAN TANER: Zaten Bükreş'den sonra bir balans ayarı yapıldığı kanaatindesiniz her halde?

ŞANSAL BÜYÜKA: Bükreş'de balans ayarı yapıldıysa sonuçta iyi olmuş. "Şansız bir maç kaybettik, talihsiz bir gol yedik" deniliyor. Şansız maçı nasıl kaybedersin? Üç topunun direten dönmesi lazım, hakemin iki tane golünü, penaltını vermemesi lazım, bir topun çizgilere takılıp kalması lazım, en azından iki, üç oyununcunun sakatlanması lazım. Şansız maç böyle kaybedilir. Sen tek kale maç oynadın. D.Bükreş takımı bence çok büyütülmüş bizim kamuoyunda. Hiç bu kadar büyütülecek bir takım değil. Tek kale oynadığın maçta yakaladığın hiç bir fırsatı kullanamadın. Malesef aynı şey Newceastle - Fenerbahçe maçında oldu. Fenerbahçe sezonun en iyi maçını oynadı yorumculara göre. Kendi hocasına, başkanına, yöneticilerine göre de öyle. Newceastle sezonun en kötü maçını oynadı, zaten 15. sıradaydı, İngiliz liginin en kötü takımlarından biri. O en kötü takım o Fenerbahçe'yi yine yendi.

ERCAN TANER: Şu yorumlar; otuz yıl öncesi gibi yorumlar da yapılıyor: "İyi oynadık ama kaybettik" Bu tehlikeli bir dönemece girdiğimiz anlamına da geliyor bence.

ŞANSAL BÜYÜKA: 1-0 kaybederdik "Şerefli mağlubiyet" aldık derdik. Hezimetlere öyle bir alışmıştık ki, özellikle ulusal takımda.

ERCAN TANER: 2-1'e bayram ediyorduk, mağlup olduğumuzda.

ŞANSAL BÜYÜKA: Avrupa'da oynayan takımlarımız bir kere ölçüyü lige göre değil, Avrupa'ya göre koymak zorundalar. Bizim oynadığımız ligin çıtasına yetmediğini gördük. O zaman çıtayı yükselteceksin. Dengelerin ona göre kuracaksın, çalışmalarını ona göre yapacaksın, o çalışmaların provasını da Turkcell Süper Lig'de yapacaksın.

ERCAN TANER: Ama Galatasaray PSV maçından sonra Rize'de beklemediği bir mağlubiyetle karşılaştı. Bunda belki zeminin faktörü ön plana çıkıyordu, belki çok yağmur yağıyordu ama yinede otoriteleri yanıltan bir sonuçla dönüyor Rize'den.

ŞANSAL BÜYÜKA: Galatasaray'a geleceğim ama Tomas'ın atılmasıyla, Gökhan Zan'ın atılmasıyla... Oradan Galatasaray'a gireceğim, süremiz kısıtlı. "Hızlı hücum" diyoruz ya, rakip hücuma nasıl çıkıyor? Bir çıktı PSV Tomas gitti kırmızı kart gördü, çünkü kaçırdı rakibini. Bir hızlı çıktı D.Bükreş ki Beşiktaş'ın yanında tüy, hafif siklet kaldı. Gökhan Zan mecburiyetten faul, penaltı yaptı ve bariz gol şansından kırmızı kart gördü. Yani savunmada ve hücumda hızlı düşünüp, hızlı uygulayamıyoruz. Türk futbolunun hızlanması lazım kardeşim. Galatasaray'ın Rize maçı tipik yavaş oynanan maçlardan biriydi. Ben açıkçası 30 yıldır böyle bir maç görmedim. Rakip ceza alanı içinde oynanan bir maç, özellikle ikinci yarı. Baktığında Galatasaray'da bir Arda ve Hakan'ın dışında çok net gol pozisyonu yok. Baktığında savunmasını ceza alanı içinde kuran, Galatasaray ataklarını 6 pas dediğimiz sahanın içinde karşılayan Rize Galatasaray'a bir iki pozisyon dışında pozisyon vermedi. Ama tabii kuru bir saha olsa; bana göre maç farka gidebilirdi.

ERCAN TANER: Beğendiniz mi Galatasaray'ı siz?

ŞANSAL BÜYÜKA: Ben beğendim. Galatasaray boğuştu. Açıkçası çok yetenekli, çok marifetli, çok keyifli olmasına rağmen Arda'nın biraz daha topla az oynaması gerektiğini düşünüyorum. Müthiş yaratıcılığına rağmen. Adam eksiltmeye çalışırken bir yandan da, adam bindiriyor savunma, önlem alıyor.

ERCAN TANER: Çok mu oynuyor topla, yoksa menfaatini mi düşünüyor?

ŞANSAL BÜYÜKA: Hayır kendi menfaatini düşünmüyor. Sonuçta takım için çalışıyor, iyi de asisler hazırlıyor. Ama top ile çok oynadığı kesin. Galatasaray'ın oradaki yenilgisini ben futbolda 40 senede bir olacak bir sonuç diye düşünüyorum.

ERCAN TANER: Arka arkaya kaybedilen puanlara baktığımızda; tabi Turkcell Süper Lig'de neler olacağı pek belli olmaz ama Galatasaray'ın şampiyonluk şansının azaldığı kanatinde misiniz? Yoksa "Hayır, Galatasaray düzelecek ve seri galibiyetlerle zirvenin ortağı olacak" diyor musunuz?

ŞANSAL BÜYÜKA: Galatasaray'ın futbolucularında geçen seneki gözlerindeki hırsı, parıltıyı, Gerets'in o hırsını ve mutluluğunu görsem hiç bir şey değişmez, Galatasaray yakalayabilir diye düşünürdüm. Yine de belli olmaz bu işler. Ancak Galatasaray'da da bir mutsuzluk olduğunu hem duyuyoruz, hem de hissediyoruz. Eğer saha dışındaki pozitif enerji sahaya yansımazsa, sahada bu işi fazla götürme şansın olmaz. Ben Galatasaray'ın bu bakımdan şampiyonluk yarışında geride kalabileceğini düşünüyorum. Sahadaki kadrosu ile değil, saha dışındaki oluşumları ile sahaya negatif bir enerjinin yansıdığını düşünüyorum ve yanıldığımı sanmıyorum.

ERCAN TANER: Fenerbahçe'de Aurelio formsuz mu sizce? Yedek kulübesinde şu anda artık. 11'de şans bulamamaya başladı. Formsuz mu, yorgun mu sizce?

ŞANSAL BÜYÜKA: En azından eski Aurelio değil bence. O izlerken yorulduğumuz, 9 canlı canavar değil. Olamaz da zaten. Ama buna rağmen kesilebilir miydi? Kesilmeye bilirdi de. Ama yerlerinde oynayanlar aratmadıklarına göre Zico'nun doğru yaptığını düşünmek zorundayız. Ben şahsen Fenerbahçe'yi seyrederken Aurelio'yu aramadım.

ERCAN TANER: Ümit'i arıyor musunuz?

ŞANSAL BÜYÜKA: Daha fazla düzelen bir Deniz var, yani daha da iyi. Bunca sarsıntıya, yedek kalmış olmasına rağmen süper oynayan bir Deniz var. Çıkış trendini yakalayan bir Appiah var. Benim için olağanüstü bir koşucu olan, olağanüstü özveri ile oynayan Tuncay'a baktığınızda... Zaman zaman Mehmet Yozgatlı da girdi iyi işler yaptı. Çok fazla aramadım açıkçası. Bir Avrupa takımı ile oynasa aranabilir. Ama burada arayabilirim. Ümit'i hep arıyorum. Ben Ümit'in bu eleştirileri hak ettiğine inanmıyorum.

ERCAN TANER: 11'in değişmez oyuncusu olabilir diyorsunuz?

ŞANSAL BÜYÜKA: Fenerbahçe savunması çok iyi oynuyor da orada aksayan, rakibe bu kadar pozisyonu veren tek bir Ümit mi? Göbeğe bakın siz. Bu maç dahil ne kadar pozisyon verdiler. Vermedi mi? Birde Ümit oynamıyor, Uğur oynuyor, savunma anlayışı Fenerbahçe'nin güçleniyor. Ama bu defa Fenerbahçe'nin hücum anlayışı ciddi bir darbe yiyor. Çünkü bütün kenardan getirdiği topları... ya da Fenerbahçe'de getirebilecek bir ikinci oyuncu yok. Belki sağda Mehmet Yozgatlı. Onu da kabul edelim; Erman Toroğlu'nun dediğine katılıyorum. Türkiye'nin en iyi top kesen adamı. İnanılmaz top kesiyor. O bakımdan Ümit'in oynaması gerektiğini düşünüyorum. Eğer Uğur Boral'ı da mutlaka oynatacaksanız savunmanın solunda Uğur'u, onun önüne Ümit'i koyabilir, Tuncay'ı da sağ kenara alabilirsiniz.

ERCAN TANER: Trabzonspor'un arka arkaya seri mağlubiyetleri... Ziya Doğan geldiğinde çok iyi hava yakalayıp Galatasaray'ı mağlup eden Trabzonspor. Ama şimdi kaybeden ve süratle aşağıya inen bir Trabzonspor var.

ŞANSAL BÜYÜKA: Tabii Ziya Doğan'ın gelişi ile birlikte o muhteşem çıkışı gördükten sonra bu keskin düşüşe anlam vermek çok mümkün değil. Sanki suni solunum cihazına bağlandı, birden dirildi falan. 15 puanda, umut desen çok az. Futbolcuların performansına baktığında ilk yarıların sonu yaklaşmasına rağmen ciddi bir performans düşüklüğü var. Trabzonspor'un bu saatten sonra zirveyi yakalayacağına hiç inanmıyorum. Çok zor görüyorum. Onun için bir ara transferin de Trabzon'a devre arasında transferin de para harcatmaktan başka bir işe yarayacağını da düşünmüyorum. Ara transferde bir sene sonra dolu dolu kullanabileceğiniz adam alıyorsanız ara transfere yüzde yüz katıılyorum. Ama taraftarın gönlünü alayım, vaziyeti idare edeyim diye oyuncu alıyorsanız para yine sokağa gider diye düşünüyorum. Ziya Doğan bu kadar aşısı tutan bir hoca Trabzon'da, bu kadar hırslı bir hoca, bu kadar iyi bir hoca Türk futbolunda. Demek ki transferde de ciddi yanlışları var.

ERCAN TANER: Lazaroni yanlış mıydı?

ŞANSAL BÜYÜKA: Lazaroni'nin gelişi hep yanlıştı. Ama transferlerin ne kadarı onun, değil tartışılır tabi. Her şeye rağmen Yattara'nın yokluğunu çok ciddi eksiklik olarak görüyorum. Her ne kadar her gelen hoca Yattara'yı kesiyorsa da kabul edelim ki hücum gücünde bulunmaz bir silah. Tutukluk yaptığını hiç görmedim bugüne kadar.

ERCAN TANER: Programımızı bitiriceğiz ama en iyi çıkışı yapan Ankaragücü'nü kutlamamız lazım her halde. Arka arkaya aldığı galibiyetlerden, Ceyhun'a da ayrı bir bölüm açacağız.

ŞANSAL BÜYÜKA: Hikmet hoca favorilerimden biri. Maraton'da da söyledim, Ceyhun bu ülkede Yusuf ile beraber izlemeye doyamadığım, ah kendinize yazık ettiniz dediğim iki futbolcudan biri. Dilerim bundan sonra oynar da; 37 yaşında Tugay oynuyor orada. Ceyhunların, Yusufların oynaması lazım böyle olduğu sürece. "Akıl yaşta değil, başta" demişler ama yaşa bakmamak lazım. Eğer oynuyorsa, eğer bu performansı gösteriyorsa dilerim 40'ına kadar oynarlar. Denizli'yi Yusuf bugün nasıl götürüyor görüyorsun. Bu bir takım oyunu ama liderler de takım oyunun içinde önemli. Ceyhun'u görüyorsun bugün Ankaragücü'nü nasıl götürüyor. Böyle liderlere ihtiyacımız var. Heşke her takımda böyle lider olabilse. Ama lider kolay yetişmiyor.

ERCAN TANER: Çok doğru söylüyorsunuz. Tekrar birlikte olma dileyi ile hoşçakalın.