Türkiye Spor Yazarları Derneği tarafından düzenlenen '45. yıl Sporun Zirvesi' semineri Antalya'da başladı.
Seminerin açılışında bir konuşma yapan Devlet Bakanı Murat Başesgioğlu, Türk sporuna yeni açılımlar getirecek karar vericilerin de önemli bilgiler edineceği bu seminerin herkes için çok önemli olduğunu söyledi.
Sporun parasal değerinin 100 milyar Dolar olarak tahmin edildiğini ifade eden Başesgioğlu, "Spor iş midir, oyun mudur? Dünya spor çevresinin cevabını bulmaya çalıştığı soru bu. Sporun oyun olduğu unutulmamalıdır, ancak yaşanan gerçekler de sporun bir iş olduğunu ortaya koyuyor" dedi.
Türkiye'nin nüfus olarak çok zengin bir ülke olduğuna dikkati çeken Başesgioğlu, "Sporu ülkenin her yerine yaymak, lisanslı sporcu ve kulüp sayısını artırmak istiyoruz. 2 milyon lisanslı sporcu sayısı ülkemiz adına çok az. Bu işin kaynağı okullardır. Bu konuda da önemli çalışmalar yapıyoruz. Okul-spor ikilemini çözmemiz sporun geleceği açısından çok önem taşıyor" diye konuştu.
Sporun daha iyi yönetilebilmesi için birçok önemli kararlar aldıklarını, federasyonları özerkleştirdiklerini hatırlatan Başesgioğlu, şöyle devam etti: "Federasyonlarımızın hemen hemen tamamını özerkleştirdik. Bunun için erken miydi tartışılabilir, ama artık ok yaydan çıkmıştır. Yapılması gereken eksikleri tartışmak ve düzeltmektir. Futbolda da buna benzer çalışmalar yaptık. Futbola asıl karakterlerinin yöneteceği bir yasa çıkardık. Özellikle futbol kulüpleri ekonomik sıkıntı içindeler. El birliğiyle hareket ederek bunları çözmemiz gerekiyor. Avrupa'da kulüpler özellikle bilet gelirleriyle kaynak yaratırken bizim kulüplerimiz yayın gelirleriyle kaynak yaratmaya çalışıyor. Bu soruna da bir çözüm bulmamız gerekiyor."
Kulüplerin birikmiş borçları olduğunu ve bu konuda bazı projeler geliştirdiklerini ifade eden Başesgioğlu, "Stopaj vergisini yüzde 40'dan yüzde 15'e indiriyoruz. İkinci ve üçüncü liglerde bu oranı kademeli olarak düşürmek mümkün olabilir. Bütün bu çalışmaları uzun soluklu tasarımlarla yapmak zorundayız. Günlük programlar ülke sporuna bir şey kazandırmaz. Sporda Şiddet Yasası'nı revize ederek işlemeyen taraflarını işler hale getirmek zorundayız. Dernekler Yasası'yla kulüpleri yönetmek mümkün değil. Sıkıntıları giderecek kurumsal bir yapıya kavuşmasını istiyoruz" ifadelerini kullandı.
Bakan Başesgioğlu, basının büyük bir yönledirici güce sahip olduğunun altını çizerek, bu gücü sporun yaygınlaşması ve kalitenin artması için kullanması, kalemlerin bugüne kadar olduğunu gibi bundan sonra da özgür olması gerektiğini belirtti.
Gençlik ve Spor Genel Müdürü Mehmet Atalay ise seminerlerin önemini vurgulayarak, "Sporun zirvesinin çok yararlandığı bu seminerlere geliyor, izliyor ve önemli faydalar elde ediyoruz" dedi.
Antalya Valisi Alaaddin Yüksel de sporun yeniden yapılandırılmasının gerektiğini ve büyük nüfusa sahip bir ülkenin sporcu sayısının azlığını tartışmasının önemli olduğunu kaydetti.
TSYD Genel Başkanı Esat Yılmaer, bu seminerin Türk sporuna yön vermesini arzu ettiğini ve yine Türk sporu için faydalı fikirler ortaya çıkmasını umduğunu söyledi.
Türkiye Spor Yazarları Derneği (TSYD) tarafından düzenlenen '45. Yıl Sporun Zirvesi' seminerinin ilk gününde, "Avrupa'da yazılı spor medyasının dünü, bugünü ve yarını" konulu panel gerçekleştirildi.
Gazeteci Gürtay Kıpçak'ın oturum başkanlığını yaptığı panele, İtalya'nın Guerin Sportivo Gazetesi'nin köşe yazarı Renzo Parodi, İspanyol spor dergisi Marca'nın haber editörü David Ruiz De La Tore ve İngiltere Spor Gazetecileri Derneği Başkanı Barry Newcombe konuşmacı olarak katıldı.
İtalyan Parodi ve İspanyol De La Tore, ülkelerindeki spor medyası mensuplarının sporcu ve spor yöneticileriyle olan ilişkilerindeki olumsuzluklardan yakındı.
Prodi, İtalya'daki gazetelerde kulüplerle ilgili çıkacak yazılara, sporculara sorulacak sorulara artık kulüplerin karar verdiğini ve ilişkilerin standartların çok altına düştüğünü belirterek, "İşimizi doğru dürüst yapamıyoruz" dedi.
İspanyol De La Tore de ülkesinde basın-kulüp ilişkilerinde sonuçların belirleyici unsur olduğunu vurgulayarak, "Eğer sportif başarı elde edilmişse kulüp yöneticileriyle ve sporcularla ilişkilerimiz çok sıcak, dostça, fantastik oluyor. Ama sonuçlar kötüyse gerginlikler yaşanıyor. Hatta bizimle hiç konuşmamayı tercih edebiliyorlar. Aslında ilişkiler ülkelere göre de değişebiliyor. Mesela David Beckham, Real Madrid'de oynarken medyaya ayda sadece bir kez beyanat verirdi. Bu onun kuralıydı ve hepimiz kabul etmek zorundaydık. Oysa bunu İngiltere'de yapamıyordu. Şimdi ABD'de ve asla yapamaz" diye konuştu.
Parodi, De La Tore ve Newcombe, son yıllarda internetle birlikte interaktif medyanın ortaya çıkmasının ve bilgi aktarımının hem çok kolay hem de çok hızlı hale gelmesinin yazılı medyayı zor durumda bıraktığını dile getirerek, bu sıkıntıyı aşmanın yolunun ise yazılı medyanın daha kaliteli hizmet vermesinden geçtiği görüşünde birleştiler.