Lig TV Galatasaray Muhabiri Bahri Havadır, Akşam Gazetesi'ndeki yazısında Skibbe'nin durumunu inceledi. Okuyucularına "Kocaelispor maçındaki 4-1’lik skorla Skibbe geleceğini garantiye aldı mı sizce?" diye Havadır, bunun yanı sıra sarı kırmızılı takımdan ilginç olayları da kaleme aldı. İşte Havadır'ın yazısı:
YENİLERDEN İLK MESAJ Kocaelispor maçından sonra Kewell ve Baros’la birlikteyiz.. Aracılığımızla Galatasaray taraftarlarına birer mesaj gönderdiler. Bakın neler söylediler:
BAROS: “Burada çok iyi bir hava yakaladığıma inanıyorum. Arkadaşlık çok iyi. Skibbe’nin tek taraflı suçlanması bence haksızlık. Kaç gol atarım bilmiyorum, aslında bu önemli de değil.. Yeter ki biz kazanalım. Tarftarlarımız isteklerinde haklı ve onlara bu hediyeyi vereceğiz.”
KEWELL: “Biz iyi bir aileyiz... Takımda hiç kimsenin üzülmesini istemiyorum. Çünkü moral bizim için çok önemli. Uzun bir maratondayız. Elbette iyi oynadığımız da olacak, kötü oynadığımız da... Yeter ki iyiler fazla olsun ve sonuca gidelim.. Geçen yıl kazanılan şampiyonluktan sonra bu yıl işimizin daha zor olduğunu biliyoruz. Ancak sonuç önemli. Ve biz finale gidecek bir takımımız bunu görüyorum.”
Ben “Almadı” diyorum. Çünkü daha bir kaç gün önce İsviçre’de neler konuşulduğunu biliyorum.
Ne yazık ki patronlar teknik direktör konusunda istikrarlı değil.. Kafalarının bir köşesinde hep B, C, D gibi farklı planlar var.
İşte o yüzden 4-1 kapatmaz hiçbir şeyi...
Bir de Alman hocanın muhalifleri o kadar fazla ki.
İsviçre’de yaşananlara gelince.
Bellinzona maçı bitmişti ama 4-3’lük skor kimseyi mutlu etmemişti. Suratlar bir karıştı yani..
İşte o sırada birisi ortaya çıkmalı, “Beyler, nedir bu karamsarlık! Karadeniz’de gemileriniz mi battı! Daha sezonun başındayız. Umuzsuz olmayalım” demeliydi. Kimse demedi!
Onun yerine başladılar tartışmaya... Herkes teknik direktör kesildi!
-Efendim; böyle sistem olur mu?
-Falanca orada oynar mı?
-Böyle onbir çıkar mı?
-Skibbe bizde tutar mı?
Yani masadaki meze Skibbe’ydi. Gelirken arkasında olanlar bile dudak büküyor, “Eline ne malzemeler verdik ama aşçı kötü; yemek yapamıyor” diyorlardı.
Skibbe yeterli değilmiş yani... Teknik direktör kurulu (!) bu karara vardı sonunda...
Onun için “4-1 garantilemez Skibbe’nin yerini” diyorum.
Hepsi sustu şimdi ama ya yarın!
En küçük bir aksilikte siz olacaklara bakın!
TAMAM VURUN AMA !.. Kişiyi beğenirsiniz, beğenmezsiniz. Normaldir. Görüşler herkese göre değişir.
Skibbe’yi kastediyorum.
“Eleştirebilirsiniz” onu diyorum.
Skibbe’nin hatalı bir seçim olduğunu, Adnan Sezgin’in yanlış tercih yaptığını, Adnan Polat’ın da buna sessiz kaldığını ileri sürebilirsiniz.
Ama durun önce... Anlamaya çalışın bazı gerçekleri...
Bakın bir onbir sayayım size:
Kalede Orkun, savunmada Uğur Uçar, Emre Güngör, Mehmet Topal, Hakan Balta.. Orta sahada Sabri, Barış, Linderot ve sol kenarda Arda.. Forvette Serkan Çalık ve Ümit Karan.
Bu 11 Galatasaray’ın sahaya çıkaracağı kadro değil. Bunlar Galatasaray’da sakatlıkları süren futbolcuları. Bunlara bir de Nonda eklendi...
Bu kadro bir iki makyajla Turkcell Süper liginde iş yapmaz mı?
Skibbe’ye “İyi futbol oynatmıyor” diye ekşi bir suratla bakıyoruz ama birde bu açıdan bakmak lazım değil mi?
ÜMİT DAVALA GÖREVE Ümit Davala’nın bilgisini, görgüsü futbolculuk geçmişini kim tartışabilir! Ve bugünkü konumu belki gelecekte kendisini bir numara olmasını sağlayacak.
Yani “İleride Galatasaray teknik direktörü kim olur” dediğinizde Ümit Davala cevabı verilecektir çoğu kişi tarafından hemen...
Ancak sevgili Ümit’in daha çok devreye girmesi lazım.. Aynen Kocaelispor maçında Hasan Şaş’la her şeyi paylaştığı gibi.
Skibbe’nin durum malum. Davala “ölçüyü kaçırmadan” dümene geçip daha çok sorumluluk almalı.
Futbolcunun psikolojisi, soyunma odasını, kriz anında ne yapılması gerektiğini, sakatlığı, sağlamlığı Galatasaray ruhunun ne demek olduğunu Skibbe’den çok daha iyi bilen biri değil mi Ümit Davala..
Ümit’te bir ışık görülmeseydi göreve getirilmezdi.
Ama böyle giderse
Haydi Ümit, “Böyle gitmez” de.
FARUK SÜREN Türk futbolunda yeri başka.. Gelmiş geçmiş en büyük başkan sonuçlara bakınca..
Kaldığı dört sezonda dört şampiyonluk var.
Süper Kupa var.
UEFA Kupası var.
Karizma var, farklı bir duruş var.
Galatasaray tarihinde-kim ne derse desin-altın harflerle yazılı bir yeri zaten var.
O zaman Faruk Süren’in CEO’lukta ne işi var?
Ne CEO’su mu? Duymadıysanız anlatayım:
Hani bir proje var ya... Futbol AŞ ile Sportif AŞ birleşecekmiş.
Birleşirse eğer Faruk Süren’i de başına CEO olarak getireceklermiş.
Faruk başkan buna ne der bilmiyorum ama...
Başkan olarak yukarıda saydığım başarılara ulaşmış bir kişi şimdi bunu kabul eder mi?
Danış; tamam...
Adnan Polat, eski başkanlarla bir şeyler yapmak istiyor; bu da güzel.
Ama bazı adımları atarken de düşünmek gerekiyor. Tarihde yazanlar silinmiyor, tarihi yazanları da zor duruma düşürmemek gerekiyor.